Günümüzde medeniyargılamanın amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğe ulaşılması ise ilerisürülen vakıaların tam ispatı ile mümkündür. Ancak ileri sürülen her vakıa,iddiacı tarafın elinde bulunan deliller ile ispat edilemeyebilir. Vakıalarınispatı için karşı tarafın ya da 3. kişinin elinde bulunan, yargılama konusudava ile ilgili bulunan belgelerin hatta eşyaların mahkemeye sunulmasıgerekebilir. İşte medeni usul kanununda belgelerin ibrazı mecburiyeti tam da bunoktada delil ikamesine katkı sağlamaktadır.
Fikri ve sınai mülkiyeilişkin hukuk sujeleri, fikri bir mesainin ürünü oldukları için yargılamasırasında çerçevelerinin çizilmesi kolay değildir. Bu nedenle usulkanunlarındaki ibraz mecburiyetinin yanında fikri haklara ilişkin mevzuatta damaddi hukuk kaynaklı ibraz mecburiyetleri öngörülmüştür. Bu ibraz mecburiyeti,fikri ve sınai haklar ile ilgili ve saptaması zor zarar ve tevacüz olgularınınbelirlenmesi açısından önem arz etmektedir.
İbraz konusu belgeyisunan taraf ya da 3. kişinin durumu, onun ispat yükünü taşıyıp taşımaması,sunulacak belgenin ticari ya da başka korumaya değer bir menfaat içeripiçermemesi gibi ihtimaller fikri haklara ilişkin ibraz mecburiyetininsınırlarını çizmektedir. Bir takım“haklı nedenler veya mazeretler” ibrazdan kaçınılabilmekte imkanıyaratabilmekte iken bazı hallerde hukuki dinlenilme hakkı ibrazıengellemektedir. Şu halde belgenin mahkemeye ibrazı herhalde mutlak birzorunluluk getirmemektedir. İbraz emri, her vakıadaki menfaat dengesigözetilerek ayrı ayrı verilmelidir.